26 Ekim 2013 Cumartesi

will won't örnek cümleleri

    You can phone me this evening. I'll be at home.
    (Beni bu akşam arayabilirsin. Evde olacağım.)
    Leave the old bread in the garden. The birds will eat it.
    (Bayat ekmekleri bahçede bırak. Onları kuşlar yiyecek.)
    We'll probably go out this evening.
    (Muhtemelen bu akşam dışarı çıkacağız.)
    Will you be at home this evennig?
    (Bu akşam evde mi olacaksın.)
    won't be here tomorrow.
    (Yarın burada olmayacağım.)
    I think Diana will pass the exam.
    (Bence Diana sınavı geçecek.)
    I don't think it will rain this afternoon.
    (Bence bu öğleden sonra yağmur yağmayacak.)
    Next week I will be in London.
    (Gelecek hafta Londra'da olacağım.)
    I will not go. --> Gitmeyeceğim.

    I will now leave this city. --> Bu kentten ayrılacağım.

    I will always support you. --> Seni daima destekleyeceğim.

    Where will you go after the lesson? --> Dersten sonra nereye gideceksin?

    She will not eat meat everyday. --> O, hergün et yemeyecek.

    You will not shout in the class-room. --> Siz sınıfta bağırmayacaksınız.

    I will not walk in the rain. --> Ben yağmurda yürümeyeceğim.

    She will never trust in her husband. --> O kocasına hiçbir zaman güvenmeyecek.

    I will soon learn English very well. --> İngilizceyi yakında çok iyi öğreneceğim.

    Where'll they go tomorrow evening? Yarın akşam nereye gidecekler?

    I will give you the information you need. --> Gereksindiğin malumatı sana vereceğim.

    Will they come to see us in spring? --> Onlar İlkbaharda bizi görmeye gelecekler mi?

    Will she make a cake on Friday? --> O, cuma günü bir kek yapacak mı?

    Will you give all your papers to the teacher? --> Siz bütün kâğıtlarınızı öğretmene verecek misiniz?

    When will they come to İstanbul? --> Onlar ne zaman İstanbul'a gelecekler?

    I won't do all this work for you. --> Bütün işleri sizin için ben yapmayacağım.

    You will not warn them again. --> Onları bir daha ikaz etmeyeceksin.

    Will you help me to carry this suitcase? --> Bu bavulu taşımama yardım eder misin?

    I will do something about it. --> Bu hususta bir şeyler yapacağım.

    I'll always love you. --> Seni daima seveceğim.
    I'll give you a call when I arrive. --> Vardığımda, seni telefonla arayacağım.

    I promise that I will never do it again. --> Bir daha yapmayacağıma söz veririm.
    I'll take care of it. --> Ben ona dikkat edeceğim.

    The year 2010 will be very critical. --> 2010 yılı çok kritik olacak.
    Ali will be the biggest star. --> Ali en büyük yıldız olacak.

    He will be an international actor. --> O, uluslararası bir aktör olacak.
    One day we'll all die. --> Bir gün hepimiz öleceğiz.

    Just art will always survive. --> Sadece sanat daima yaşayacaktır.
    The sun will always rise. --> Güneş daima doğacaktır.

    I'll marry her sooner or later. --> Er veya geç onunla evleneceğim.

    She will be my wife. --> O benim karım olacak.

    We'll all be doctors. --> Hepimiz doktor olacağız.

    He will now be more strict. --> Bundan böyle daha katı olacaktır.

    You will know me beter. --> Beni daha iyi tanıyacaksın.

    Will the shops be open tomorrow? --> Dükkanlar yarın açık olacak mı?

    You'll remember these good days. --> Bu güzel günleri hatırlayacaksın.

    How'll you get home? --> Eve nasıl gideceksin?

    He'll visit you in your office tomorrow. --> O yarın sizi büronuzda ziyaret edecek.
    They will now learn the truth. -->Artık gerçeği öğrenecekler.

    He will never help you. --> Sana hiçbir zaman yardım etmeyecek.
    She will always be mine. --> O daima benim olacak.
    They will never come together. --> Onlar hiçbir zaman bir araya gelmeyecekler.

    I will not drink coffee in the morning. --> Sabahleyin kahve içmeyeceğim.
    He will not fight his little brother. --> O, küçük erkek kardeşiyle kavga etmeyecek.

    Will you visit your aunt? --> Halanızı (teyzenizi)ziyaret edecek misiniz?
    What will she drink at breakfast? --> O, kahvaltıda ne içecek?

    Will we learn English next year? --> Gelecek sene İngilizce öğrenecek miyiz?
    How will he paint this wall? --> O, bu duvarı nasıl boyayacak?

    Where will you go tomorrow? --> Yarın nereye gideceksiniz?
    What will your father give you? --> Babanız size ne verecek?

    Where will they play football on Sunday? --> Onlar pazar günü nerede futbol oynayacaklar?
    I will paint my house next week. --> Gelecek hafta evimi boyayacağım.

    She will spend the weekend with her uncle. --> O, hafta sonunu amcası (dayısı) ile geçirecek.

    You will go to school on Monday. --> Pazartesi günü okula gideceksiniz.
    She will see her aunt on Thursday. --> O, halasını perşembe günü görecek.

    We will go to Ankara next month. --> Biz gelecek ay Ankara'ya gideceğiz.
    I will go to the cinema at 9 o'clock tonight. --> Bu gece saat dokuzda sinemaya gideceğim.

    He will drink tea at breakfast. --> O, kahvaltıda çay içecek.
    I'll get you some coffee. --> Sana biraz kahve getiriyim.

    I promise I will not tell him about the surprise party. --> Söz veriyorum, ona sürpriz parti hakkında hiçbir şey söylemeyeceğim.
    POSITIVE OLUMLU
    I will have a cup of coffee. Ben bir fincan kahve alacağım.
    You will see who is right. Kimin haklı olduğunu göreceksin.
    He will come here tomorrow. O yarın buraya gelecek.
    She will call you tonight. O bu gece sana telefon edecek.
    It will be very easy. O Çok kolay olacak.
    We will stay in the tent. Biz çadırda kalacağız.
    You will help them. Siz onlara yardım edeceksiniz.
    They will accept our offer. Onlar teklifimizi kabul edecekler.
    NEGATIVE OLUMSUZ
    I won't cheat you. Seni (sizi) aldatmayacağım.
    You won't tell lies. Yalan söylemiyeceksin.
    He won't have alcoholic drinks. O alkollü içecekler almayacak.
    She won't change her dress. O elbisesini değiştirmeyecek.
    It won't be so easy to do it. Onu yapmak pek kolay olmayacak.
    We won't work at the weekend. Biz hafta sonu çalışmayacaız.
    You won't lend them any money. Onlara hiç borç para vermeyeceksiniz.
    They won't go to London this year. Onlar bu sene Londra'ya gitmeyecekler.

    QUESTION SORU
    Will I tell her everything? Ona herşeyi anlatacak mıyım?
    Will you break the rules? Kuralları bozacak mısın?
    Will he come here again? O tekrar buraya gelecek mi?
    Will she take the children to the school? Çocukları okula götürecek mi?
    Will it rain tomorrow ? Yarın yağmur yağacak mı ?
    Will we play tennis again? Tekrar tenis oynayacak mıyız?
    Will you study hard? Sıkı çalışacak mısınız?
    Will they do us a favour? Bize bir iyilik yapacaklar mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Blogda Ara