Örnek Cümleler
- Tony can swim. (Tony yüzebilir.)
- My father can speak Chinese. (Babam Çince konuşabilir.)
- I can ski. (Kayak yapabilirim.)
- My sister can play the violin. (Kız kardeşim keman çalabilir.)
- My students can dance. (Öğrencilerim dans edebilir.)
- I can not skate. (Paten yapamam.)
- My sister can not play the guitar. (Kız kardeşim gitar çalamaz.)
- My students can not play basketball. (Öğrencilerim basketbol oynayamaz.)
- Tony can not play volleyball. (Tony voleybol oynayamaz)
- My father can not speak French. (Babam Fransızca konuşamaz.)
- I can not skate. (Paten yapamam.)
- My sister can not play the guitar. (Kız kardeşim gitar çalamaz.)
- My students can not play basketball. (Öğrencilerim basketbol oynayamaz.)
She can't come on Sunday. (O pazar günü gelemez.)
Hasan Bey can't go to England. (Hasan Bey İngiltere'ye gidemez.)
Hasan Bey can't go to England. (Hasan Bey İngiltere'ye gidemez.)
I can read this book. (Bu kitabı okuyabilirim.)
You can sit here. (Buraya oturabilirsin.)
You can sit here. (Buraya oturabilirsin.)
- I can show you around if you wish.
İsterseniz size çevreyi gösterebilirim.
- I can repeair your car if you have repeair tools.
Tamir araçlarınız varsa arabanızı tami edebilirim.
- I can not climb a tree.
Ben ağaca çıkamam.
- My mother can not cook a cake.
Annem kek pişiremez.
- Can you dance?
Dans edebilirmisin?
- Can you speak English?
İngilizce konuşabilirmisin.
- Tony can swim. (Tony yüzebilir.)
- My father can speak Chinese. (Babam Çince konuşabilir.)
- I can ski. (Kayak yapabilirim.)
- My sister can play the violin. (Kız kardeşim keman çalabilir.)
- My students can dance. (Öğrencilerim dans edebilir.)
- - Tony can not play volleyball. (Tony voleybol oynayamaz)
- My father can not speak French. (Babam Fransızca konuşamaz.)
- I can not skate. (Paten yapamam.)
- My sister can not play the guitar. (Kız kardeşim gitar çalamaz.)
- My students can not play basketball. (Öğrencilerim basketbol oynayamaz.)
- Can you speak English? (İngilizce konuşabilir misin?)
Yes, I can. (Evet, konuşabilirim)
- Can your father drive a racing car? (Baban yarış arabası sürebilir mi?)
Yes, he can. (Evet, sürebilir.)
- Can your students play golf? (Öğrencilerin golf oynayabilir mi?)
No, they can not. (Hayır, oynayamazlar.)
-I can run fast.(Hızlı koşabilirim.)
-You can swim(Sen yüzebilirsin)
-They can do this question.(Onlar bu soruyu yapabilirler.)
-We can speak 4 languages.(Biz 4 dil konuşabiliriz.)
-He can understand her.(O,onu anlayabilir.)
-She can read more fluently.(O daha akıcı bir şekilde okuyabilir.)
You can’t park here. –> Buraya park edemezsiniz.
He can be really annoying sometimes. –> O, gerçekten bazen sıkıcı olabiliyor.
You can get stamps from post office. –> Postaneden pul(lar) alabilirsiniz.
He can’t have done it on his own. –> O kendi kendine bunu yapamaz.
Can’t you be serious! –> Ciddi olamıyor musun! (Ciddi olamaz mısın)
When you play cards, you can count me out! –> Kağıt oynarken, beni saymayabilirsiniz! Kağıt oynarken, beni katmayın)
You can count on me! –> Beni de sayabilirsiniz!
You can do what you want. –> Ne istiyorsan, onu yapabilirsin.
You can hear everything through that wall. –> Bu duvardan herşeyi duyabilirsin. (Bu duvar aracılığıyla herşeyi duyabilirsin)
Wash the glasses up! You can just leave the dishes. –> Bardakları yıkayın (bulaşık yıkayın)! Tabakları bırakabilirsiniz.
You can put that idea right out of your mind. –> Bu düşünceyi aklında çıkarabilirsin.
You can say good-bye to her! –> Ona elveda diyebilirsin!
You can’t say that again! –> Bunu bir daha söyleyemezsin!
You can take my word for it. –> Benim sözlerime inanabilirsin.
You can tell me all your secrets. –> Bana bütün sırlarını anlatabilirsin.
You know how you can reach success. –> Başarıya nasıl ulaşabileceğini sen biliyorsun.
He can’t help eating. –> Yemekten kendini alamıyor (Yemeyi durduramıyor)
He is very strong man. He can lift many heavy things. –> O güçlü bir adam. Çoğu ağır şeyi kaldırabilir.
She can ride a bike very well. –> O, bisiklete çok iyi binebiliyor.
You can take a break ten minutes every hour. –> Her saat on dakika dinlenebilirsin.
Jale cannot go to the bank, she has a lot of things to do. –> Jale bankaya gidemez, onun yapılacak çok işi var.
You can’t mean that! –> Bunu kastetmiş olamazsın! (Bunu kastedemezsin)
You cannot wear the red jacket. Very important persons will visit us. –> kırmızı ceketi giyemezsin! Bizi çok önemli insanlar ziyaret edecek.
She can speak four languages. –> O, dört dil konuşuyor.*
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder