3 Haziran 2013 Pazartesi

Used To -Would ''Geçmişteki Alışkanlıklar''

USED TO, WOULD

1. Used to / Didn’t Use To

Use” kelimesi tek başına “kullanmak” anlamına geldiği halde used to + V1kalıbıyla kullanıldığında geçmişte yapılan fakat artık yapılmayan alışkanlıkları, tekrarlanan eylemleri, durumları ya da şu anda yapmaya alıştığımız davranışlar ifade eder. Olay geçmişte meydana geldiği için “use” kelimesinin past (geçmiş) hali olan “used” kullanılır.
Bütün şahıslar için hiçbir değişkiliğe uğramadan used to kullanılır. Sadece geçmiş zaman için kullanılır. Soru yaparken used özneden önce kullanılır. Fakat yaygın olan soru yapma biçimi  Simple Past kurallarında olduğu gibi did yardımcı fiilinin başa getirilmesidir.
Used I / You / He / They …..   to ………?
Did I / You / He / They …..   to ………?

Olumsuz yaparken used not olur. Kısaltılmış hali usedn’t  dır. Fakat yine yaygın olan kullanım şekli Simple Past kurallarında olduğu gibidir.
I / You / He / They …..   used not ( usedn’t ) ………
I / You / He / They …..   didn’t use to ………

2. Would / Wouldn’t

Bütün şahıslar için would kullanılır. Soru yaparken would başa getirilir. Olumsuz yaparken would dan sonra not getirilir ve wouldn’t  şeklinde kısaltılır.

3. Usage : Kullanıldığı yerler

  • Geçmişte yapılmış ama şu anda yani cümlenin söylendiği sıralarda yapılmayan işlerden bahsedildiğinde used to kullanılır. Bahsedilen olay artık olmamaktadır, o olayın yapılmasından vazgeçilmiştir.
That man used to drink alcohol and people used to call him Mad Kemal. Now he never drinks and is a pilgrim and people call him Hadji Kemal. Şu adam alkol içerdi ve halk ona Deli Kemal derdi. Şimdi kesinlikle içki içmez ve hacıdır halk ona Hacı Kemal der.

People used to use sun-dried bricks to build houses but now they use red bricks.İnsanlar ev yapmak için kerpiç kullanırlardı ama şimdi tuğla kullanıyorlar.

The girl used to wash her dress by hand but now she washes them in her full automatic washing-machine. Kız elbiselerini eliyle yıkardı ama şimdi tam otomatik çamaşır makinesiyne yıkıyor.
Cümlelerden de anlaşılacağı üzere geçmişte kalmış olayların, aksi bir durum olmadığı müddetçe tekrar vuku bulması söz konusu değildir.
  • Geçmişte belirli zaman dilimleri arasında bir alışkanlık olarak sürekli yapılmış olayların anlatılmasında used to ve would hiçbir ayırım gözetmeksiniz kullanılmabilmektedirler.
Yukarıdaki maddede bahsedildiği gibi burada olay artık tamamıyla bırakılmış ve vazgeçilmiş anlamına gelmemektedir. Belki aynı olay günümüzde de vuku buluyor olabilir. Burada sadece geçmişteki bir alışkanlık ifade edilmektedir.
Bu maddede, izah edildiği gibi would ve used to birbirinin yerine kullanılabilmektedir. Fakat bir önceki maddede yani eskiden yapılıp şimdi yapılmayan işlerin anlatılmasında would kullanılmaz.
Ancak geçmişteki bir olay anlatılırken cümleye direkt olarak would ile başlanmaz. Önce geçmiş zamanda bir fiille ( was, were, went gibi ) giriş yapılır. Daha sonraki cümleler would ile anlatılabilir.

When I was at faculty I used to / would get up very early and prepare breakfast.Fakültedeyken çok erken kalkar ve kahvaltımı hazırlardım.
Last summer I was with my grandparents. They used to / would drink tea sitting in front of the kitchen-window just after the morning prayer. Geçen yaz dedem ve ninemleydim. Sabah namazından hemen sonra mutfak penceresinin hemen önüne oturarak çay içerlerdi.
When I was a boy I worked on a farm. We used to / would get up at 6 o’clock. We used to / would have breakfast at 6.30. Ben çocukken çiftlikte çalışırdım. Saat 6′da kalkardık. Altı buçukta kahvaltı ederdik.

4. Other uses of “would” : “would” un diğer kullanılışları


  • Would kibarce yapılan istek ve ricalarda kullanılır.
Would you close the door? Kapıyı kapar mısınız?
Would you turn on the lights, please? Işıkları açar mısınız lütfen?
Would you please give me a pen? Bana bir kalem verir misiniz lütfen?
Bu cümlelerde please ( lütfen ) kullanmak şart değildir. Please kullanıldığı zaman cümle biraz daha kibar olur. Please ya en sonda veya fiilden hemen önce kullanılır. Bu tür istek ve ricaları daha kibar bir hale koymak için “mind” kelimesini kullanabiliriz.
Would you mind closing the window? Kapıyı kapar mıydınız?
Would you mind turning on the lights? Işıkları açar mıydınız?
Biraz daha kibar olmak istersek cümleye “I wonder if you would mind” ile başlarız.
I wonder if you would mind closing the door? Acaba rica etsem kapıyı kapar mıydınız?
  • Would ayrıca “like” ile birlikte teklif ve davet etmelerde kullanılır.

Would you like a cup of coffee? Bir fincan kahve ister misiniz?
Would you like some tea? Biraz çay ister misiniz?
Would you like to have dinner with us? Bizimle akşam yemeği yemek ister misiniz?
  • Would’un bir kullanım şekli de bir kişinin kendi kanaatini, doğru olduğuna inandığı şeyi belirtmek içindir. Konuşan kişi bahsettiği şeyden hemen hemen emindir.
That man would be Mr Brown. Şu adam Mr Brown olacaktır.  Şu adam mutlaka Mr Brown’dur.
You wouldn’t know him, of course. Tabii ki sen onu tanımazsın. Tabii ki sen onu tanımıyorsundur.
  • Daha önce will ile ilgili olarak will’in nesnelerin özelliklerini ve kapasitelerini anlatmada kullanıldığını görmüştük. Would da aynı anlamda ancak geçmiş zamanda kullanılır.
This car will go much slower now than it would when I bought it. Bu araba şimdi ben onu satın aldığım zamandan çok daha yavaş gidiyor.
I tried hard but the key wouldn’t fit the lock. Çok uğraştım ama anahtar bir türlü deliğe girmiyordu.
The suitcase would hold all my belongings. Bavul bütün eşyalarımı alıyor.
Would ayrıca wish ve if li cümlelerde de kullanılır.

5. Be / Become / Get used to

Bütün zamanlarda ( tense ) kullanılır. Be bilindiği gibi özneye ve kullanılan zaman göre  am, is, are, was, were, been kullanılmaktadır.
Soru ve olumsuz halleri kullanılan zamana göre olmaktadır. Kendilerinden sonra isim, zamir ve fiilin “ing” takısı almış hali kullanılmaktadır.
  • Usage : Kullanıldıkları yerler

  • be / become / get used to herhangi bir şeye veya olaya alışık olma durumlarını izah etmede kullanılmaktadır. Bu kullanım used to gibi yapardı, ederdi manası yoktur. Bu hususa dikkat etmek gerekmektedir.
All muslims are used to getting up early in the morning. Bütün müslümanlar sabah erken kalkmaya alışkındırlar.
You’ll soon get used to driving your new car. Kısa zaman sonra yeni arabanızı kullanmaya alışacaksınız.

My family has become used to living in a cosmopolitan city like Istanbul for many years. 
Ailem İstanbul gibi bir kozmopolit şehirde yıllardır yaşamaya alışkındır.
The new rules were quite different for them but they got used to them in a short time. Yeni kurallar onlar için oldukça farklıydı fakat kısa zamanda alıştılar.
The students will soon get used to the school and to their new friends. Talebeler çok geçmeden okula ve yeni arkadaşlarına alışacaklar.
They were used to the heavy traffic when they were in London. Londra’da iken ağır trafiğe alışkınlardı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Blogda Ara