SHOULD
1- An escapable obligation or a duty: (Görevi yerine getirme konusunda tavsiye niteliğinde)
- You should do your homework in time.
- Ev ödevini zamanında yapmalısın.
2- Strong possibility, a logical deduction for present or future: (Kuvvetli beklenti)
- She has attended an English course. She should be good at English now.
- İngilizce kursuna devam etti. Şimdi İngilizcesinin iyi olması gerekir.
3- An action that will be of advantage to the doer: (Yapan kişi için avantaj sağlayan durumları tavsiye için)
- She should take some notes during the lesson.
- Derste bazı notlar almalısın / not alman iyi olur.
OUGHT TO
1- Obligation, duty, and advice (Mecburiyet, yükümlülük ve
nasihat):
- You ought to eat less if you want to keep fit.
- Formunu korumak istiyorsan daha az yemelisin.
- You oughtn’t to eat so much if you want to keep fit.
- Formunu korumak istiyorsan fazla yememelisin.
- Your marks are poor, you ought to study harder.
- Notların zayıf, daha sıkı çalışmalısın/çalışsan iyi olur.
2- Probability or possibility (Olasılık):
- He got a good mark in the exam. He ought to be happy.
- Sınavda iyi not aldı.Mutlu olmalı/herhalde mutludur.
- You ought to eat less if you want to keep fit.
- Formunu korumak istiyorsan daha az yemelisin.
- You oughtn’t to eat so much if you want to keep fit.
- Formunu korumak istiyorsan fazla yememelisin.
- Your marks are poor, you ought to study harder.
- Notların zayıf, daha sıkı çalışmalısın/çalışsan iyi olur.
2- Probability or possibility (Olasılık):
- He got a good mark in the exam. He ought to be happy.
- Sınavda iyi not aldı.Mutlu olmalı/herhalde mutludur.
HAD BETTER
“HAD” genellikle have‘in past
formu’dur. Fakat “had better” ifadesinde “had” bir idiom (deyim)’ in bir parçasıdır, “have”in past’ı değildir ve manası da “present”
ya da “future” dur. Yani "şu
anı" ya da "geleceği" ifade eder.
"Had" kendinden önce gelen
özne ile birleşebilir ve‘d (I’d, you’d, etc.) şeklinde yazılır.
1- Expresses advice and warning (Uyarı ya da öğüt bildirir)
1- Expresses advice and warning (Uyarı ya da öğüt bildirir)
A. “had
better“ bir işin yapılmasının iyi olacağını kuvvetli bir uyarı ya da
öneri olarak belirtmek için kullanılır.
- You had
better work harder, or you will fail.
- Daha çok çalışsan iyi olur, yoksa sınıfta kalırsın.
B. Olumsuz şeklinde “not” sözcüğünün “better” kelimesinden sonra kullanılır.
- Daha çok çalışsan iyi olur, yoksa sınıfta kalırsın.
B. Olumsuz şeklinde “not” sözcüğünün “better” kelimesinden sonra kullanılır.
- You had
better not go now.
- Şimdi gitmesen iyi olur.
- Şimdi gitmesen iyi olur.
C.
Soru şeklinde sadece “had” başta söylenir.
- Had we better let him know?
- Ona haber versek iyi olur mu?
- Yes, we had better. (Kısa yanıtta “had beter” tekrarlanır)
D. Değil mi? (Question tag) sorusuna yalnızca “had” kullanılır.
- Had we better let him know?
- Ona haber versek iyi olur mu?
- Yes, we had better. (Kısa yanıtta “had beter” tekrarlanır)
D. Değil mi? (Question tag) sorusuna yalnızca “had” kullanılır.
- I
had better phone him, hadn’t I?
- Onu telefonla arasam iyi olur, değil mi?
2- Expresses past time or past in the future with “had better have + past participle”
- You had better have got ready by the time I come back OR you had better be ready when I come back.
- Onu telefonla arasam iyi olur, değil mi?
2- Expresses past time or past in the future with “had better have + past participle”
- You had better have got ready by the time I come back OR you had better be ready when I come back.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder