a
|
"Sokaktan bir adam geçti."
cümlesindeki -herhangi bir adam,
adamın biri- anlamındaki bir kelimesine
karşılık gelir.
Sessiz harfle başlayan kelimelerin
önünde kullanılır.
Örnek: My brother is a lawyer. Erkek
kardeşim avukattır.
|
a few
|
Sayılabilen isimlerin az bir miktar
(çok olmasa bile, yeter miktarda) olduğunu göstermek için
-birkaç tane- anlamına gelen a few kullanılır. İsimlerin çoğul halleriyle
kullanılır.
Örnek: I have a
few oranges. –Birkaç tane
portakalım var.-
|
a little
|
Sayılamayan isimlerle kullanılır ve
onların az bir miktar (yeteri kadar) olduklarını gösterir.
Örnek: There is
a little fig jam in the box. –Kutuda biraz incir reçeli
var.-
|
a lot of
|
Bir çok
anlamındadır. Sadece olumlu cümlelerde kullanılır.
Örnek: There
are a lot of cars in the street. Caddede birçok otomobiller
var.
|
about
|
Hakkında,
dair.
Örnek: What do
you know about Italy? İtalya hakkında ne
bilirsin?
|
across
|
Bir şeyin (enlemesine) bir
tarafından diğer tarafına geçiş veya gidişi anlatırken
kullanılır.
Örnek: The boat is going across the river. Kayık nehrin bir tarafından öbür tarafına
gidiyor.
|
again
|
Bir daha, tekrar,
yeniden, yine.
Örnek: Who can
get this engine working again? Kim bu motoru
yeniden çalıştırabilir?
|
all
|
Hepsi, bütün. Örnek: They are all learning English. Hepsi İngilizce
öğreniyorlar.
|
am
|
var olmak, bulunmak anlamındaki to be fiilinin cümlenin öznesi I (ben) olduğunda aldığı
şekildir.
Genellikle -dir, -dır şeklinde ek olarak
tercüme edilir.
Örnek: I am a
student. Ben bir
öğrenciyimdir.
|
among
|
İkiden fazla şeyin arasında
anlamındadır.
Örnek: Our village is among the hills. Köyümüz tepeler
arasındadır.
|
an
|
"Sokaktan bir adam geçti."
cümlesindeki -herhangi bir adam, adamın biri-
anlamındaki bir kelimesine karşılık gelir.
Sesli harfle başlayan kelimelerin
önünde kullanılır
Örnek: He is an interesting person. O ilginç bir
kimsedir.
|
another
|
Diğer bir.
Örnek: Give
me another cup. Bana diğer
bir (başka bir) fincan ver.
|
any
|
Hiç. -birkaç, biraz- yerine kullanılan some kelimesinin kullanılması gerektiği
soru cümlelerinde -hiç- anlamında
kullanılır.
Örnek: Masanın üzerinde birkaç kitap var
mı? yerine -Masanın üzerinde hiç kitap var
mı?-
There aren't
any apples on the table. Masada hiç elma
yok.
|
are
|
var olmak, bulunmak anlamındaki to be fiilinin cümlenin öznesine göre aldığı şekildir.
Öznenin çoğul olduğu durumlarda
kullanılır.
Genellikle -dir, -dır şeklinde ek olarak
tercüme edilir.
Örnek: They
are nurses. Onlar
hemşiredir.
|
aren't
|
Are ve
not kelimeleri birleştirilerek aren’t şeklinde
yazılabilir.
|
as
|
O kadar, aynı derecede, gibi,
olarak.
Örnek: You are as intelligent as they. Sen de onlar kadar
zekisin.
…iken, esnasında anlamını
verir.
Örnek: As I came
here, I saw a big crowd. Buraya gelirken büyük
bir kalabalık gördüm.
|
at
|
1.
–de, -da
anlamındadır. Belirli bir yerde oluşu gösterir.
Örnek: My son is
at scholl. Oğlum okuldadır.
2.
Saat
ifadelerinde –de eki.
Örnek: I get
up at eight o’clock. –Saat sekizde kalkarım.-
3.
Küçük
yerler ve bir şehrin semtleri için at kullanılır.
Örnek: Recep’s
house is at Kadıköy. –Recep’in evi
Kadıköy’dedir.
|
at all
|
Hiç, katiyen. Örnek: I am not tired at all. Hiç (katiyen) yorgun
değilim.
|
at once
|
Derhal, hemen. Örnek: I must go there at once. Oraya derhal
gitmeliyim.
|
be
|
Ol. Örnek: Be a good boy. –İyi
bir çocuk ol.-
|
behind
|
Arkasında
Cümlede to
be fiili veya başka fiil kullanılmamışsa –ki eki alır.
Örnek: The dog behind the tree. –Ağacın arkasındaki köpek.-
|
between
|
İki şeyin arasında
anlamındadır.
Örnek: There
are five villages between the two stations. İki istasyon arasında beş köy
var.
|
bought
|
|
buy
|
Bir şeyi satın
almak.
Örnek: I’ll buy
a car. –Bir otomobil alacağım.-
|
by
|
1. Bir nakil vasıtasıyla gidiş
anlatılırken by kullanılır.
Örnek: I go
to school by bus. –Okula otobüsle
giderim.-
2.
yanında, yanıbaşında, hemen yanında. Near
ön takısından daha fazla yakınlık ifade eder.
Örnek: Our house is by the lake. –Evimiz gölün yanındadır.-
3.
göre anlamını da
verir.
Örnek: It is ten
o’clock by my watch. Benim saatime göre saat
on.
4.
tarafından anlamında da
kullanılır.
Örnek: This
play is by Shakespeare. Bu piyes Shakespeare
tarafındandır.
|
clock
|
Duvar saati, masa saati. Örnek: There is a clock on the table. Masanın üstünde bir saat
var.
|
do
|
Yapmak. Bir harekette bulunmak
anlamında –yapmak- (make fiili ile
karıştırılmamalıdır.)
Örnek: What
are you doing? -Ne
yapıyorsun?-
I am reading a book. – Bir kitap
okuyorum.
|
does
|
Do fiili özne tekil olduğu zaman
does şeklinde yazılır.
|
doesn't
|
Does ve
not kelimeleri birleştirilerek doesn’t şeklinde
yazılır
|
don't
|
Do ve not kelimeleri
birleştirilerek don’t şeklinde
yazılır.
|
east
|
Doğu. Örnek: Kars is in the east of Turkey. Kars, Türkiye'nin
doğusundadır.
|
est
|
Türkçedeki –en- anlamını vermek için
tek heceli veya kısa iki heceli olan sıfatların sonuna –est- eklenir.
Örnek: This is
the smallest of the apples. –Bu elmaların en
küçüğüdür.-
|
every
|
Her, her bir. Örnek: They come here every day. –Onlar her gün buraya gelir.-
|
Everybody
|
Herkes, her bir.
Her ne kadar çoğul bir ifade gibi görünüyorsa da aslında
tekildir.
Örnek: Everybody
is in the garden. Herkes
(her bir şahıs) bahçededir.
|
Everyone
|
Herkes, her bir
şahıs. Örnek: Everyone was there. Herkes oradaydı.
|
everything
|
Her şey. Örnek: Did she see everything? Her şeyi gördü
mü?
|
for
|
için anlamında bir öntakıdır. Örnek: There is a book for Zeynep. Zeynep için bir
kitap var.
|
from
|
1.
Bir yere
doğru yön gösteren to öntakısının zıddı, Türkçedeki
"-den, -dan" ekinin karşılığı.
Örnek: Come to the house from the field. -Tarladan eve
gel.-
|
get
on
|
Bir vasıtaya binme hareketi get fiili ve on öntakısının meydana getirdiği get on deyimi ile anlatılır.
Örnek: The woman is getting on a bus. Kadın otobüse biniyor.
|
go
|
Git. Örnek: Go there. Oraya git.
|
goes
|
Özne tekil olduğu zaman, geniş zaman
halindeki fiilin sonuna –s- ilave edilir. Fiilin son harfi
sesli
harf ise -es- ilave edilir.
Örnek: My son
goes to the station every morning. Oğlum her sabah
istasyona gider.
|
going
|
Gitmek fiilinin
şimdiki zaman çekimi. Örnek: I am going.
Gidiyorum.
|
get off
|
Bir vasıtadan inme hareketi get fiili ve off öntakısının
meydana getirdiği get off
deyimi ile anlatılır.
Örnek: The boy
is getting off the car. Çocuk otomobilden
iniyor.
|
had
|
Have
–sahip olmak- fiilinin geçmiş halidir.
Örnek: I had a book. –Bir kitabım vardı.-
|
has
|
Sahip olmak anlamındaki have kelimesi he, she, it veya tek
bir şahıs veya şey gösteren bir kelime
İle kullanılınca –has- şekline
girer. Örnek: He has two legs. İki bacağı
var.
|
have
|
1. Bir şahıs veya bir şeyin herhangi
bir şeye sahip olduğunu anlatmak için,
bu şahıs veya şeyi gösteren kelimenin
yanına -sahip olmak- anlamında -have- getirilir.
Örnek: I have a
book. Bir kitabım var.
2.
Türkçedeki –kahvaltı etmek, öğle
yemeği yemek, çay içmek- anlamını da verir.
Örnek: I have
breakfast. –Kahvaltı
ederim.-
|
haven't
|
Have ve not kelimeleri birleştirilerek
-haven't- şeklinde
yazılabilir.
|
he
|
Erkekler için kullanılan -o-
zamiri.
|
hour
|
60 dakikalık zamanı ifade eden
–(bir) saat- anlamındadır.
Örnek: How many hours are there in a day? Bir günde kaç saat
vardır?
|
How
|
Nasıl, ne kadar.
Örnek: How
are you?
Nasılsınız?
|
I
|
Ben
|
in
|
1. içinde.
Türkçede genellikle -içinde-
kelimesi yerine ismin sonuna -de, -da eki ilave edilerek
-içinde- kelimesi kaldırılır. Örnek: -sepetin içinde- yerine sepette
The pencils
are in the box. Kalemler kutunun içindedir.)
2. Memleket ve şehirlerde bulunuşu
anlatırken in öntakısı kullanılır.
Örnek: Hasan Bey’s house is in Adapazarı.
–Hasan Beyin evi Adapazarı’ndadır.
3.
Zaman
bildiren kelimelerle kullanılır.
Örnek: We’ll
go to England in July. –İngiltere’ye
Temmuzda gideceğiz.-
|
in front of
|
Önünde. Örnek: The teacher is in front of the school. Öğretmen okulun
önündedir.
|
into
|
1. Türkçedeki "-e,-a" eklerinin
karşılığı olan -to- öntakısı kapalı bir yer için
kullanıldığı zaman -into- şeklini alır.
Örnek: Put the
chairs into my room, please. Lütfen sandalyeleri odama koy.
2. –ye, -ya. Örnek: They are translating from Turkish into English.
|
is
|
var olmak, bulunmak anlamındaki to be fiilinin cümlenin öznesine göre aldığı şekildir.
Öznenin tekil olduğu durumlarda
kullanılır.
Genellikle -dir, -dır şeklinde ek olarak
tercüme edilir.
Örnek: He is a student. O bir öğrencidir.
|
isn't
|
is ve not kelimeleri birleştirilerek
isn't şeklinde
yazılabilir.
|
it
|
o, onu, ona şeklinde tercüme
edilebilir. Cansız varlıklar ve hayvanlar için
kullanılır.
|
like
|
beğenmek, hoşlanmak ve benzer, gibi
anlamları vardır.
Örnek: Most boys like football. Çoğu erkek çocuk
futboldan hoşlanır.
|
look for
|
Aramak, bulmağa
çalışmak.
Örnek: I am
looking for my pencil. Kalemimi
arıyorum.
|
look like
|
Görünüş olarak
benzemek.
Örnek: The two brothers don’t look like each other at all. İki kardeş
birbirlerine hiç benzemiyorlar.
|
made from
|
-den
yapılmış. Bir şey yapılırken kullanılan ana madde eski niteliğini kaybediyor ve
meydana gelen şeyin içinde görülemiyorsa bu
durumda made from deyimi
kullanılır.
Örnek: Butter is
made from milk. Tereyağ sütten
yapılmıştır.
|
made
of
|
-den
yapılmış. Bir şeyin yapıldığı veya imal edildiği ana madde imal edilen şeyde
mevcutsa,
Yani görülebiliyorsa bu durumda
made of kullanılır.
Örnek: This
table is made of wood. –Bu masa tahtadan
yapılmıştır.-
|
make
|
Yapmak. bir şeyi imal etmek, meydana getirmek anlamında –yapmak- (do
fiili ile karıştırılmamalıdır.)
Örnek: What
are you making? –Ne yapıyorsun?-
I am making a table. –Bir masa
yapıyorum.-
|
making
|
Make
fiilinin şimdiki zaman çekimi.
|
many
|
Çok, birçok anlamına gelir ve
sadece sayılabilen isimlerle kullanılır.
Örnek: There
are so many things to see. Görülecek o kadar çok şey
var.
|
more
|
Daha, daha çok.
Örnek: Would
you like some more cake? Biraz daha pasta ister
misin?
|
most
|
İkiden fazla heceli veya çift
heceli olup da hecelerinden bir tanesi uzun sesli olan sıfatlarda bu
sıfatların önüne most konulur.
Örnek: Hatice is their most careful maid. Hatice onların en
dikkatli hizmetçileridir.
|
much
|
Çok anlamına gelir ve sadece
sayılması mümkün olmayan isimlerle kullanılır.
Örnek: Is there
much milk in the glass? Bardakta çok süt var
mı?
|
must
|
Yardımcı fiildir. Fiillerin önüne
gelerek o fiilin yapılmasının lüzumlu olduğunu ifade eder.
Türkçeye –meli, -malı olarak tercüme edilir. Örnek: I must go. Gitmeliyim.
|
near
|
Yakında,yanında, yakınında.
Örnek: She is
sitting near the guide. Rehberin yanında
oturuyor.
Memleket söylenirken anlam
değişir.
Örnek: I am
from Ankara. – Ankara’lıyım.
|
need
|
Lüzum, gerek, ihtiyaç. Örnek: The poor man was in need. Yoksul adam ihtiyaç
içindeydi.
|
No
|
Hayır.
|
north
|
Kuzey. Örnek: Sinop is in the
north of Turkey. Sinop, Türkiye'nin
kuzeyindedir.
|
not
|
Değil, yok, olumsuzluk belirten ek.
Örnek: They are not tired. Onlar yorgun
değildirler.
|
o'clock
|
Vakit bildirirken söylenen –saat
üç, saat beş- gibi sözlerdeki –saat- anlamındadır.
Örnek: It’s ten
o’clock. Saat ondur.
|
of
|
Tamlayanı hayvan veya cansız bir
varlık olan isimlerle yapılacak isim tamlamalarında
ise Türkçedeki -in- takısının
vazifesini of kelimesi görür.
Örnek: The legs of the table are short. -Masanın bacakları
kısadır.-
|
off
|
Kapalı. Örnek: The green light is off. Yeşil ışık sönük
(kapalı).
|
on
|
Üstünde, üzerinde.
Örnek: I am
writing on the blackboard. –Karatahtanın üzerine
yazıyorum.-
Haftanın günlerinden önce -on- eki
kullanılabilir.
Örnek: Come on
Sunday. -Pazar günü
gel.-
|
one
|
Türkçede sıfatın sonuna eklenerek
yapılan şey İngilizce de one kelimesi ile
yapılır.
Örnek: There
are two boks on the table. Masamın üstünde iki
kitap var.
The yellow
one is mine, the red one is my brother’s. Sarısı benimkidir,
kırmızısı kardeşimindir.
Muhakkak sıfattan sonra gelir.
Sadece sayılabilen isimlerle kullanılabilir.
|
ones
|
Tekrar edilmemesi istendiği için
ikinci defa geçeceği yere one konulan isim çoğul
olduğu takdirde one
yerine ones
kullanılır.
Örnek: There
are some apples on the table. Masanın üstünde birkaç elma
var.
Put the
red ones in the basket. Kırmızılarını sepete koy.
Muhakkak sıfattan sonra gelir.
Sadece sayılabilen isimlerle kullanılabilir.
|
or
|
yoksa, veya, ya da
Örnek: Would
you like a cup of tea or coffee? Bir fincan çay mı yoksa kahve mi
istersiniz?
|
other
|
Diğer, diğeri.
Örnek: This boy is Tom; the other boy is Bill. Bu çocuk
Tom’dur; diğer çocuk
Bill’dir.
|
others
|
Diğerleri
Örnek: This vase is
better than the others. -Bu vazo diğerlerinden daha
iyidir.-
|
out
|
Dışarı,
dışarıda.
Örnek: The girl
went out of the room. Kız odadan (dışarı)
çıktı.
|
over
|
Üstünde, üzerinde. On önekinden
farklı olarak gösterdiği şeyin altta bulunan şeye
değmeyerek
Daha yukarıda ve tam üstünde
anlamındadır.
Örnek: There
are black clouds over the hills. Tepelerin üzerinde
siyah bulutlar var.
|
owe
|
Borçlu olmak. Örnek: How much do I owe you? Borcum ne kadar?
|
put
on
|
Giymek.
Örnek: Put on your hat. Şapkanızı giyiniz.
|
receive
|
Almak. Örnek : We received your letter last week. Biz geçen hafta sizin
mektubu aldık.
|
round
|
Sıfat olarak yuvarlak, daire
şeklinde anlamındadır.
Örnek: The ball is round. Top
yuvarlaktır.
Öntakı olarak kullanıldığında around öntakısıyla eş anlamlıdır.
Örnek: The girl is running round the house. Kız evin etrafında
koşuyor.
|
shall
|
-ecek, -acak. Gelecek zaman
cümlelerinde fiillerin sonuna gelen eklerin karşılığıdır.
I ve We
özneleri ile kullanılır.
Örnek: I shall
go. –Gideceğim.-
|
she
|
Bayanlar için kullanılan -o-
zamiri.
|
some
|
Çoğul isimlerin önünde bulunur.
Sayının belirtilmesi gerekmediği
veya belirtilemeyeceği durumlarda birkaç, biraz anlamında
kullanılır.
Sayılamayan isimlerin önünde –biraz,
bir miktar- anlamına gelir.
Örnek: some
water. –biraz su-
Some kelimesi ayrıca –bazı- anlamına da
gelir.
Bu anlamda olduğu zaman genel olarak
cümlenin başında olur ve sayılamayan isimlerle hemen
Hemen hiç
kullanılmaz.
Örnek: Some
lessons are short. Bazı dersler kısadır.
|
south
|
Güney. Örnek: Antalya is in the
south of Turkey. Antalya,
Türkiye'nin güneyindedir.
|
take
|
Bir şeyi bir yerden almak, elle
tutup almak.
Örnek: Don’t
take my basket. Benim
sepetimi alma.
|
Take off
|
Çıkarmak.
Örnek: Take
off your coat. Ceketini çıkar.
|
than
|
-dan.
Genellikle ikinci isimden önce gelir.
Örnek: My hat is bigger than your hat. Şapkam senin şapkandan daha
büyüktür.
|
that
|
Şu
Örnek: That is a
door. Şu bir kapıdır.
-ki
Örnek: He is so
strong that he can carry this table. O kadar kuvvetlidir ki bu masayı
taşıyabilir.
|
the
|
Türkçe karşılığı yoktur.
A kelimesi gibi isimlerin önünde
kullanılır.
Önünde bulunduğu ismin söyleyen ve
söylenen kişi tarafından bilindiği durumlarda kullanılır.
Örnek: The sun
is in the sky. Güneş
göktedir.
Bir isimden daha öncede
bahsedilmişse ismin önünde -the-
kullanılır.
|
there
|
Orada, oraya,
orayı. Örnek: Don't go there now. Oraya şimdi
gitme.
|
they
|
onlar. Soruda these, those, they kelimelerinin hangisi olursa olsun cevapta they kullanılmaktadır.
|
This
|
bu, bu
kadar
|
to
|
Türkçedeki fiil kelimelerinin
sonundaki -mek, -mak
eklerinin karşılığıdır.
Örnek: to come: gelmek - come : gel
Fiil kelimelerinin önünde değilse,
kendisinden sonraki kelimeye -e, -a ekini getirir.
Örnek: Go to the wall. Duvara git. He went to London. Londra’ya
gitti.
|
under
|
Altında
Örnek: The dog is
sleeping under the chair. Köpek sandalyenin
altında uyuyor.
|
up
|
Yukarı, yukarıda. Örnek: The man looked up. Adam yukarı baktı.
|
used
|
Kullanılmış, eski. Geçmişte adet
halinde yapmakta olduğumuz hareketleri anlatırken fiil
önüne
-used to-
getirilir. Örnek: I used to come late. Eve geç
gelirdim.
|
usually
|
Çoğunlukla, genellikle. Örnek: She usually finishes early. Genellikle erken
bitirir.
|
was
|
To be
–olmak- fiilinin geçmiş halidir. I öznesi ve tekil şahıslarla birlikte
kullanılır.
|
were
|
To be
–olmak- fiilinin geçmiş halidir. Çoğul şahıslarla birlikte
kullanılır.
|
weren't
|
Were ve
not kelimeleri birleştirilerek weren’t şeklinde
yazılır.
|
west
|
Batı. Örnek: İzmir is in the
west of Turkey. İzmir,
Türkiye'nin batısındadır.
|
What
|
1.
Soru
kelimesi: ne? Örnek: What is this? –Bu
nedir?-
2.
Şahıslarla kullanıldığı zaman –neci,
ne iş yapar, mesleği nedir?-
Örnek:
What is your father? –Babanız necidir?-
|
where
|
Nereye, nerede,
nereden.
Örnek: Where is the teacher? Öğretmen
nerededir?
Cümle içinde bir isimden sonra geliyorsa, -ki orada- anlamına gelir.
Örnek: A bedroom is a place where we
sleep. Yatak odası bir yerdir ki orada uyuruz.
|
who
|
Kim, kime anlamında soru
kelimesidir.
Örnek: Who came here? Buraya kim
geldi?
Cümle içinde bir isimden sonra geliyorsa, -ki o- anlamına gelir.
Örnek: A teacher is a man who teaches.
Öğretmen bir adamdır ki o öğretir.
|
will
|
-ecek,
-acak. Gelecek zaman cümlelerinde fiillerin sonuna gelen eklerin
karşılığıdır.
I ve We özneleri dışındaki şahıslar
için kullanılır.
Örnek: He will sleep.
–Uyuyacak-
|
with
|
1.
ile, beraber. Örnek: I am going with my father. –Babamla
gidiyorum.-
2.
kullanarak. Örnek: I write with a pencil. -Bir kalemle yazarım.-
3.
–lı eki : Örnek: the girl with blue eyes is my sister.- Mavi gözlü
kız kızkardeşimdir.
|
Yes
|
Evet
|
you
|
Siz,
sen
|
15 Mayıs 2013 Çarşamba
İngilizce Temel Kelimeler ve Örnek Cümleler
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder